50'li yıllardan kalma yıkık dökük bir evi bugün yeniden yaratmak elbette hiç de kolay bir iş değildir. Biraz sonra kapılarını çalacağımız bu muhteşem müstakil evin de sıfırdan inşa edilmeyip harabe durumdaki bir evin yenilenmesi sonucu ortaya çıktığını görünce çok şaşıracaksınız. Ev sahipleri ve mimarlar bu yenileme projesine başlamadan önce her bir ayrıntıyı uzun uzun düşünmüşler. Ve sonuç olarak Birleşik Krallık'ta yer alan Designscape Architects isimli firmanın uzman mimarları sayesinde evin kendine has ve tarihi dokusu korunarak, yüzeyinde ve içinde köklü değişimler yapılmış ve rüyaları süsleyen mükemmel bir tasarım ve yenileme projesi çıkmış ortaya. Bu yenileme projesi muhakkak ki evlerini yenilemek isteyen ya da bir yerlerde yıkık dökük evlerin de mükemmel ve modern birer harikaya dönüşebileceğini düşünen okurlarımız için ilham verici bir nitelik taşıyor. Şaşırmaya ve büyülenmeye hazır olun.
Evin dış cephesi gereksiz eklemeler yapılmaya ihtiyaç duymadan restore edilmiş. 50'li yılların mimarisinde sıklıkla görülen geometrik dış cephe tarzı çağdaş tasarım akımlarına da mükemmel bir şekilde uyum sağlıyor. Elbette yoğun ve özenli bir bakımdan geçirilmiş olan dış cephenin beyaz duvarları çatının koyu renk tonlarıyla harika bir kontrast yaratmış. Evin dışında da iç mekanlarında yenilemeler yapılırken ana odak noktası ısı verimliliğini sağlamak olmuş ve evin bulunduğu konumun hava şartlarına göre iklimlendirme ve yalıtım uygulanmış. Uzmanlar bahçede yer alan taş çitlerin ise olduğu gibi bırakılmasına karar vermişler. Bu da geçmişle bugün arasında bir bağ kurulmasını ve tarihi dokunun korunmasını sağlamış.
Evin arka bahçesine gittiğimizde ise ön cepheden çok daha farklı bir görünümle karşılaşıyor ve hayrete düşüyoruz. Demek ki dış görünüş aldatıcı olabiliyormuş! Ön cephede tarihi doku korunmuş ve geçmişle bağ kurulmuştu. Arka cephede ise büyük cam paneller ile tamamiyle modern bir tarz karşılıyor bizleri.
Evin iç mekanlarına doğru süzülmeden önce giriş kapısında bizi tatlı bir sürpriz bekliyor: Buzlu cam panellerle çevrili tamamen modern ahşap bir kapı… Ahşabın yarattığı şıklığa ek olarak dış cephenin duvarlarının beyaz rengi sıcak ve açık kahve rengi kapılarla birbirini mükemmel bir ahenkle tamamlıyor. Böylece sıcak bir karşılamayla içeri geçiyoruz.
Mutfak tezgahı gri granitten yapılmış ve beyaz mutfak dolapları ve endüstriyel mutfak eşyalarıyla birlikte etkileyici bir görüntü oluşturuyor. Metal aydınlatma unsurları ise yine 50'lerin stilini yansıtan ve evin geçmişle bağını sürdürmesini sağlayan tasarım unsurlarından. Mutfakta da doğal ışıktan maksimum düzeyde yararlanabilmek için lavabonun üzerine de geniş bir pencere yerleştirilmiş.
Yemek alanının bulunduğu kısımdan mutfağa bakınca mutfağın ortasında bir de akıllıca tasarlanmış fonksiyonel bir mutfak adasının yemek alanına bakan kısmının kitaplık olarak dizayn edildiğini fark ediyoruz. Asma katın bittiği yere konumlandırılmış olan yemek alanı bu sayede oldukça yüksek bir tavana sahip. Asma katın yemek alanına bakan duvar cephesinin ahşap ile kaplanmış olması da mekana eşsiz bir doku katıyor. Ahşap yemek masası da rustik havası ile yine 50'li yılların dekorasyon tarzına gönderme yapıyor.
Oturma odasında ilk dikkat çeken şeylerden biri metal ve klasik estetiğiyle göz dolduran soba. Canlı renklerle dizayn edilmiş olan oturma odası sobanın siyah rengi ve bembeyaz duvarlarla hoş bir kontrast oluşturuyor. Rengarenk halı ve görüntüsüyle bile dinlendiren koltuk sizi huzurla rahatlamaya davet ediyor sanki. Siz de konforunuza düşkünseniz ve böyle bir oturma odası dizayn etmek istiyorsanız Modern oturma gruplarıyla konforlu yaşam alanları isimli yazımıza da bir göz atmanızı tavsiye ederiz.